
Göklerin Kızı
Göklerin kızı!
Türk Göklerinin Gururu
Atatürk’ün sekiz manevi evladından biri.
Ay Yıldız’ın gururu!
Sabiha Gökçen…
O’na ‘Gökçen’ soyadını veren, manevi evladı olarak kabul eden Atatürk ile henüz 12 yaşındayken, yaşadığı yer olan Bursa’da tanıştı Sabiha. Atatürk Cumhurbaşkanıydı ve Hünkar Köşkü’nde konaklıyordu. Sabiha, topladı cesaretini ve okumak isteğini Atatürk’e bir yolunu bulup iletmeyi başardı. Sonra ne mi oldu? Hayatı değişti…
Sabiha, o dönemde zor koşullar altında yaşıyordu. Atatürk, ağabeyinden izin aldı ve çekti çıkardı o koşullardan Sabiha’yı. Artık O, Atatürk’ün manevi kızıydı. Ankara’ya gittiler birlikte. Eğitimi devam ederken, bir gösteriydi onu havacılığa iten. Aslında belki de küçüklükte yaşadığı zor koşullardan kurtulmak için hep özgür olmayı, özgür olmak için de uçmayı hayal etmişti Sabiha içten içe kim bilir…
1935 yılında Atatürk ile birlikte Türkkuşu’nun açılış törenine gitti Sabiha. İşte o gün, kesin olarak havacı olma kararı aldı. O kadar kararlıydı ki; aynı yıl Türk Hava Kurumu‘nun Türk Kuşu Sivil Havacılık Okulu’na girdi hiç vakit geçirmeden. Kız öğrenci çok azdı; hatta doğrusunu söylemek gerekirse, bulunduğu uçuş eğitimlerinde hiç kız yoktu. Kırım’a giderek altı aylık yüksek planörcülük eğitimi alan sekiz öğrenci arasında, sonsuz gökyüzünde süzülmekten korkmayacak kadar cesur ve serin bir yüreğe sahip tek kızdı Sabiha. Çok inandı, çok sevdi uçmayı. Bu uğurda çok çalıştı. Yıllar sonra verdiği bir röportajda, pilotluğa başladığı günleri anlatacak, “herkes bir saat çalışırken, ben iki saat üç saat çalışıyordum: bu hep böyleydi” diyecekti…
Cesaretten beslenen tüm bu çalışmalarının karşılığını kısa sürede aldı Sabiha Gökçen. Başarılarından dolayı Atatürk O’nu, Eskişehir’deki Tayyare Mektebi’ne gönderdi. Gökçen oraya gitmeden önce Atatürk, hayatının dersini verdi şu sözlerle: “Belki de dünyada ilk askerî kadın pilot olacaksın. Bir Türk kızının dünyadaki ilk askerî kadın pilot olması ne iftihar edici bir olaydır, tahmin edersin değil mi?” Öyle de oldu. Gökçen, Eskişehir’de tam 11 ay eğitim aldı ve takvimler 1937 yılını gösterdiğinde, artık dünyadaki ilk kadın savaş pilotuydu.
1996’da ABD‘nin Maxwell Hava Üssü’ndeki törende, “dünya tarihine adını yazdıran 20 havacıdan biri” unvanını alması, Türk Hava Kurumu tarafından 1989’da verilen altın madalyaya layık görülmesi, ilk Türk kadın pilotlardan biri olmasının yanında; bu geçici dünyada aldığı en büyük ödül bence neydi biliyor musunuz? Mustafa Kemal Atatürk’ün sekiz manevi evladından biri olması şüphesiz! Atatürk’ü tanımak bile bir onurken, onun manevi evladı olabilmek ne gurur verici, ne şanslı bir durumdur…
Artık kimse Ata’mızın manevi evladı olamayacak ama umuyorum ki: daha nice göklerin kızı, nice Sabiha’lar, nice serin yürekli Gökçen’ler yetişecek vatanımda…